Bir gün okuldan eve geldim. Mutfakta yemek yapan annemin yanına bin bir heves ve heyecan ile gidip "Anne japonca öğrenmeye karar verdim ! " dedim. İki gün önce yine benzer bir sahne daha yaşamıstık. Mutfakta televizyon seyreden anneme calgonit reklamı sırasında "Anne ney üfleyeceğim biliyor musun ? " demiştim. Bunun dışında annemi babamsız kıstırdıgım her kuytu köşede "Anne fotograf çekmeyi öğrenicem ! " "Anne bir arkadaşımla dans dersleri alıcaz" diye uzayıp giden tacizlerim de olmuştu. İşte böyle bir geçmişe sahip olduğum annem, kafasını yoğurduğu hamurdan kaldırmadan " Her kuşu s..ktin de bir leylek mi kaldı? " dedi. İşte o an kameranın benim suratıma yaklaştığı ; benim suratımın "evet lan" şeklini aldığı , bütün ergen heyecanlarımın noktalandığı an idi. Annem haklıydı, onca şeyin arasında bi de leyleğe musallat olmuştum. İşte şimdi de "Anne ben blog tutmaya karar verdim !" desem ; "blog ne? " diye sorup soruşturduktan sonra bana aynı cümleyi savuracağından şüphem yok ama bu sefer kararlıyım anne. Leylek ! hiç şansın yok kuşum :)
p.s : Japonca öğretmenimin bana asılmasıyla ,japonca derslerim son bulmuş , arkadaşımla küsmemizden ötürü dans dersleri yalan olmuş. milyonlarca para verilen - o zaman paraya milyon derdik- fotograf makinası en son çamaşırlıkta bulunmuş, yakın bir arkadasımın bana doğum günümde hediye ettiği canım ney im şimdi odama dekor olmuş. kısacası ben bu leylek işinde pek de iyi değilim dostlar. blog yazmamın akıbeti de bu örneklere benzer ise ; zaten leyleğin ömrü iki lak lak der geçerim.geçer de giderim.
Anneni sewdim seni de sewdim sewgili yazar,çizer,gezer,tozar,arar bulur çoğu zaman bulamaz..ilk yorum benden olsun..yazılarının devamını diler..saygı ve sevgilerimi sunarım:)
YanıtlaSil