16 Eylül 2010 Perşembe

keşf i İskenderiye

                                                    


Keşf i İskenderiye gezim baştan ayağa bir hayal kırıklığı olmak ile birlikte yine de bahsetmeden geçemeyeceğim bir mevzuudur.  

İskenderiye şehrimiz, bilmektesinizdir ki böyle mistik cistik bir şehir. Şehir İskender tarafından kuruluyor ondandır ki İskenderiye ismini alıyor. Günümüzde varlığını sürdürmeyen ama eski çağlarda var olmuş dünyanın yedi harikasından biri olan İskenderiye Feneri ve yine artık malesef günümüzde bulunmayan içindeki önemli eserler ve mimarisi ile bilinen İskenderiye kütüphanesi ile meşhur bu şehrimiz. Başka da bişiycik yok. tırt bildiğiniz. Ben bu İskenderiye konusunda çok doluyum arkadaş. Hayatımının en büyük hayal kırıklığı oldu desem azcık abartmış olurum.Bana böyle Akdeniz iklimi , sokakta fenerler - gercekten - , şortla gezinen insanlar , deniz kenarında bar- cafe ler falan diye çağrışım yaptı yıllardır. Yapılacak iş değil di bu bana. Gittiğimizde kahireden nispeten daha az kirli apartmanlar, yol kenarında çarpık çurpuk cafeler , cuma günü olduğundan  - malum arap ülkerinde resmi tatil cuma - kendini deniz kenarına atmış binlerce evet binlerce arabic vatandaş gördük.Kahire den sonra Mısır ın en gelişmiş şehiri İskenderiye imiş efendim.İki şehir arası yaklaşık üç saat sürmekte , ama tatil günü olursa artabilir bu süre zira yollar cuma günü pek bi kalabalık.Sonra dinlenme tesisi olayı pek oturmamıs Mısır da.Bomboş arazi yahu değerlendirsenize ama yok. Bir iki tane tesis var , ondandır ki uzun tuvalet kuyruklarına hınca hınç dolu kafelere maruz kalıyorsunuz.

İskenderiye ye gidip, yapmadan dönersen yatacak yerin yok  ;

Yok öyle bir şey yauw. Deniz desen cuma - cumartesi zaten giremezsin. Sahil şeriti boyunca binlerce arabic vatandaş , şezlong olmaksızın sandalyeleriyle bütün sahili kaplıyor. Kalabalık olmasını bırakın , Sharm da ki güzelim denizden sonra, değil dalmak parmağınızı daldırmazsınız o suya.

oradaki karartı kendini denize atmış mısırlılar olmakta
                                                   

Kraliyet sarayı var.Mısır Kraliyet ailesinin yazlık sarayı burada. Güzel bir yapı. Görebilirsiniz.
Kraliyet yazlık sarayı
El- Mursi Abul Abbas Camii , görebilinecek yerlerden.

Bilirisiniz ki İskenderiye Kütüphanesi ile meşhur , resmini görmüşsünüzdür sahil kenarında güzel bir kütüphane imiş zamanında ama günümüze değin varlığını sürdürememiş tabii. Onu temsilen değişik bir mimari ile yeniden kütüphane yapmışlar. Tasarım ödüllü şahane bir yapı gerçekten. İşte o görülesi bir yer.

İskenderiye Kütüphanesi
                                           



İskenderiye



Benden günah gitti ;
- Kahire den İskenderiye ye cuma günü geçmeye kalkarsan , yollarda ziyan olursun.

- Cuma günü İskenderiye de denize girmeye kalkarsan , zai olursun.

- İskenderiye de bazı aklı üstünler gibi fener vs görmeyi beklersen , gülünç olursun.

- Girdiğin Mcdonalds - KFC de İstanbulda ki tadı aramaya kalkarsan , hataya düşersin. Yiyemezsin , aç gezersin.

p.s Mısır ile ilgili genel bilgileri Sharm yazımda vermiş idim.
p.s 2 Fotoğraflı desteğinden arkadaşım Nöğran ın gözlerinden öperim.
ps. 3 Elbette kişiye göre değişir bu işler de , ben İskenderiye yi pek beğenemedim dostlar. Hayır bana bir şey yapmadı ama gözümde büyüttüğüm ihtişamlı bir şehirdi.Böyle kleopatralar fener ler falandı - bakın yine fener diyorum, çok  içimde kaldı - ama bulamadım aradığımı.

Bitti.

2 Eylül 2010 Perşembe

keşf i Cairo



Sharm dan 6 sa. süren otobüs yolculuğumuz ile Kahire ye vardık. Kahire il sınırına varmak bir şey değil de , şehirin kapısından itibaren başlayan trafik çok bir şey. Ne İstanbul u  Ne Londrası. Ben böyle trafik görmedim. Görmek istemedim. Sharm da ki o beyaz binaların yerini pis tozdan gözükmeyen gri hatta siyaha kaçan binalar aldı. Tamam ikliminden , tamam kum fırtınalarından , tamam nemden de siz arabic insanlar hiç mi cam silmezsiniz ? binayı akça pakça yapın demiyorum ama arada bir camlarınızı silin de dısarıda ki dünyayla tanışın. Valla annem iyi ki gelmemiş, kaptığı gibi cam bezini yukardan aşşağı bulduğu her cama yapışır, siler, kurulardı.


Keşf i Sharm yazımda Mısır ile ilgili genel bilgileri zaten vermiştim.yine vermemin bence bir manası yok. üşenmeyin onu da okuyun.




Cairo ilen ilgili ;


- Nufusu 10 milyonu aşkın bir kent , çok kalabalık. Dahası buna dışarıdan çalışmaya gelenler , biz sevgili turistler de eklenince görün siz curcunayı.


- E benzin , mazot ucuz. Nufusun yarısının iyi kötü arabası olsa ve şehire bağlanan 2 ana yol varsa düşünün siz nasıl olur oradaki trafik. Ben trafik işareti,  levhası görmedim.Gördüm diyenin de alnını karışlarım. Hiçbirşey  yok , sellektör yok , far kullanılmıyor. Herkes kafasına göre bir yerden giriyor , başka yerden çıkıyor.  E nasıl anlaşıyorlar trafikte derseniz. Sürekli korna çalıyorlar. İletişime geçme anlayışları bu. Öyle bir korna akışı var ki gece 3 te sizi uykudan uyandırıp , camdan küfür ettirecek kadar.


daaat daaaaat !


- Sharm a göre taciz , hırsızlık olaylarının daha sık yaşandığı bir şehir. Arka sokaklarda neler oluyor durumu. Dikkatli olmak lazım , mümkünse sürüden kopmamak lazım.


-Otellerin pek çoğu piramit manzaralı , tercihinizi o yöne bakan odalardan kullanmanızı tavsiye ederim. Sabah uyanıp da piramit e karşı gerinmek ayrı bir haz vermişti bizzat bana.


piramit manzaralı oda


- Eger mevsimine denk gelirseniz yöresel düğün görme olasılığınız da çok yüksek. Abartılı parlak gece kıyafetlerinin içine uzun kollu badi giymiş kadınlar göreceksiniz. Şaşırmayın.Düğünler 12 ye doğru hatta 12 den sonra başlıyor. İşte ben buna çok şaşırdım. Evde kalmış mahalle kızı edasıyla  "e ne zaman gerdeğe giriyor bunlar dedim " yanıt bulamadım.


- Kahire de beni en çok etkileyen ,hatta sarsan "Ölüler Şehiri" idi. "ölüler şehri" kahire'nin mezarlıkların üstüne yapılanmış bir ilçesi. Şöyle bir hikayesi var ;ölümden sonra ki hayat Mısır inancında çok öenmli bir yerde.Bu yüzden maddi durumu iyi olan mezarlarını ev şeklinde yaptırıp ölümden sonraki hayatında ihtiyacı olacağını düşündüğü eşyaları da o eve gömerrmiş. E böyle yapıla yapıla ölülere ait bir sürü içi eşya dolu ama boş ev türemiş yıllarca. Hırsızlar da kendilerine buraları gözde bilerek,bir çeşit soyma sektörü oluşturmuşlar.Akabinde soygunculardan bu evlerdeki eşyaları korumak için bekçilere ihtiyaç duyulmuş. böylelikle altı ölülerin ölümden sonraki yaşamlarında kullanmaları için yapılmış evler, üstü de mezar bekçilerinin ve  ailelerinin ölümden önceki yaşamlarında kullanmakta olduğu evler olan bir kent oluşmuş. Sonuç olarak altta ölülerin üstte canlıların yaşadığı evlerden oluşan tuhaf bir ilçe oluşmuş.Bu ilçenin nüfusu ise 2 milyon. Açılan gözlerinizi görür gibiyim adeta.



ölüler şehri


- Nil nehrinin çevresinde büyük binaların , ışıltılı gökdelenlerin olduğu bir bölge var. Gece hayatı da hareketi de orada Kahire nin. Bir yanında Ölüler şehri bir yanında gökdelenlerin gökyüzünü delmesi , insana "bu ne yaman çelişki anne" dedirtiyor.


- Elbette ki piramitlere gideceksiniz.Küçük piramit Kefren e girmek 30 pound , Büyük Piramit Keops a girmek 100 pound. sıkışık , nemli bir geçitten girip odaya ulaşıyormussunuz ve odanın iinde hiçbirşey yokmuş. Lafın gelişi değil , gerçekten hiçbirşey yokmuş.Ben saflık yapıp girmedim içeri.Girenler de aynı kanıdaydı.Piramitlerin girişinde bilet alıyorsunuz o odalara girmek için.Başından karar vermeniz gerekiyor.yoksa yol yürürsünüz epey. Ayrıca orada develi ve devesiz olmak üzere amcalar var.İkisinden de uzak durunuz. Devesiz olanlar fotograf cekip ya da sizinle fotograf çekilip para istiyorlar.Develi olanlar da sizden istedikleri kadar parayı alıncaya kadar sizi deveden indirmiyorlar. Aman diyim.




- Eğer tur ile gitmişseniz sizi parfum esasnsı satan, gerçek papirüs satan dükkanlara götürecektir. Fiyatlar hayli şişkin. Ben Mısır ekonomisini canlandırmak istiyorum derseniz.Durmayınız , Alınız. Lakin daha aşşağı kalitedeyer yer belki de aynı kalitede ki parfüm ,papirüsleri Kahire nin bir nevi çarşısı  Khan El Khalily' de  çok daha ucuza bulabilirsiniz.


papirüs çü






-Ülkede iki tip taksi var.biri döküntü olanlar diğeri beyaz afiili duranlar. Beyaz lar da taksimetre var döküntülerde yok.ondan mutlaka binmeden pazarlığınızı yapın. Ayrıca neydi Mısır için altın kuralımız 30 pound ise 30; 50 pound ise 50 pound veriyoruz. Öyle bol bol vermek yok.Hadi vermek durumunda kaldın diyelim.Önce para üstünü al eline ondan sonra ver paranı.


Cairo ya gidip yapmadan dönersen yatacak yerin yok ;


- E  demeye gerek yok. Giza Piramitleri ve sfenksleri göreceksinizdir. Piramit bölgesine gittiğinizde orada piramitin taşları üstünde , efendime söyleyeyim yanında yöresinde fotoğraf çekilen onlarca turistden biri olacaksınız. En son sizi piramitlerin uzaktan göründüğü bir yere götürüyorlar.Orada piramitin ucunu tutmak, altına elini sokmak şeklinde şebek fotoğraflar çekiliyorsunuz. Yalnız gezerken yukarıda bahsettiğim uyarıları dikkate alacağınızı ummaktayım.Onun dışında rehberiniz size Ramses den başlayııp ; koca mitolojiyi anlatacaktır. Vay anasını ne entrika çevirmişler diye düşünmemek elde değil.


- Sfenks in yanında fotograf çektirin , Bülent Ersoy ile Mısır Hatırası diye arkadaşlarınız espri yapsın. Gülün , Güldürün.


sfenks


- Nil nehri özellikle akşam çok güzel gözüküyor. Üzerinde büyük gemi restaurant lar var. Kimisi seyir halinde kimisi ise sabit. Orada yemek yiyip bir şeyler içmelisiniz derim. Nereden bulucaksın bi daha Nil i di mi ama .

- Kahire Müzesi. British Museum da ne gördüysem aynını gördüm Kahire Ulusal Müzesinde. Hem British Müzesi klimalıydı da gezerken baygınlık geçirmemiştik. Gerçi siz bana bakmayın , gezin sömürün müzeyi. Mumya odasına falan girin. Gez gez bitmeyen bir yer. Bir bölümü vardı , Tutankhamun un eşine aldığı gerdanlıklar filan. Vitrinden sarı ,15 kilogram ağırlığında bir gerdanlık beğendim kendim için hatta da alacak birni bulamadım.


Kahire Ulusal Müzesi


- Parfüm esansı olayı meşhur Mısır da. Hani eskiden tapınakların duvarlarına yazarlarmış ya. İşte deli gibi üretip yurt dışına gönderiyorlarmış. İster lüks dükkanlardan - böyle cicili bicili cam şişeleri vardı.içim gitti- ister kahire nin çarşısından bir miktar edinin derim. Hediyelik ne alıcaksanız da merkezde ki çarşıdan Khan El Khalily'dne  pazarlıkla satın alabilirsiniz. Özellikle küçük piramitler , temsili mısır magnetleri, anahtarlıklar ideal. Toplu alış veriş yaparsanız fiyatı yarıdan bile aza indirebilirsiniz.

Benden günah gitti ;

- Trafiği göz arda ederek plan yaparsan, yolda kalırsın.

- Sürüden ayrılır , özgür ruh tribinde kahire sokaklarında gezersen , kurda yem olursun.

- Piramit manzaralı odaya yerleşmezsen , diğerlerine özenirsin.

- Ölüler Şehri nin yanından yöresinden geçmez , oraları göremezsen ; çok şey kaçırırsın.

- Piramitlerde ki firavun odasına girersen , pişman olursun.

- Hediyelik eşyalarını Khan El Khalily'de  sıkı bir pazarlıkla satın almazsan , para yetiştiremezsin.

- Develi adamaların , devesine binersen ; "yok deve" denecek durumlara kurban olursun.

- Fazla para verirsen , para üstünü göremezsin.

-Hediye parfüm , piramit i magnet almazsan , milletin diline düşersin.

- Kahire Ulusal Müzesini görmezsen , valla bana kalırsa bir şeycik olmaz da içinde ki kültür mantarı isyan eder.

p.s :Arkadaşım Nöğran ın fotoğraflı desteğinden ötürü gözlerinden öperim.

Bitti.

31 Ağustos 2010 Salı

keşf i Sharm el Sheikh




Aksiliklerden aksilik beğenen kesf i Sharm gezim ,artık son aksiliğe boyun eğicek gibi gözükürken ; yaptığım son hamle ilen yine bana dönmüştü. İş arkadasım nööğran ı ikna etmek suretiyle gezime katmış. Böylelikle  o, zaten hali hazırda merak ettiği Mısır ı görmüş olmuş ben de artı 200 euro ödemekten kurtulmus olmuşdum.


 Sharm ilen ilgili ;


 -İstanbul - Sharm uçuşu yaklasık 2.5 sa. sürdü. Biz Atlas Jet ile uçtuk.THY nin de uçuşları bulunmakta elbette.




 -Türkiye ile arasında saat farkı filan yok. 2.5 sa.lik yolun ne farkı olucak allasen.


 -İklim Miklim ; Bildiğiniz üzere sıcak memleket Mısır. Ben Sharm ın olabilecek en sıcak zamanında gitmeme rağmen , sansımıza o sıralarda İstanbul da olan havadan cok daha az sıcak bir hava ile karsılaştık. Nisan en geç Mayıs ayında giderseniz tam sezonununda orada bulunursunuz. En azından çölde safari de sıcaktan bayılmazsınız. Ben temkinli ve üşüngen bir insan olduğumdan kelli neme lazım akşam lazım olur diyerekten deri ceketimi yanıma almıstım. Siz benim kadar abartmasanız da yanınıza o tarz bir sey almanızı nasihat ederim. Üşütüp de hasta olmayın e mi.


-Konusuyoruz ama nece konusuyoruz ; Elbette konusulan dil Arapça ama turizmden kelli tarzanca vari de olsa neredeyse herkes İngilizce konusuyor. Hatta arabic bir şöför sohbetimizi koyulaştırınca. O tarzanik İngilizcesiyle Türklerin çoğusu neden İngilizce bilmiyor diye sormuştu. Ben de senin gibi konusacakalrına hiç konuşmasınlar demiştim. Hayır tabiî ki demedim. Cadı mıyım ayol ben?


- Para birimi pound.Pound deyince aklınıza İngiliz pound u gelmesin. Mısır ın kendine has parası. 30 pound yaklaşık 10 tl ediyor. İstanbul da havalanında pound bulamazsınız lakin sehir merkezinde veya eski çarşıya gittiğinizde paranızı – tl , euro- ya çevirecek bankalar , bankamatikler , döviz büroları mevcut.


- ya vize ya vize? Bilen bilir Mısır ile Türkiye arasında prosedürlük bir vize uygulaması var.yani ne demek bu? vizenizi havalanından form doldurmak ve ücretini ödemek koşulu ile alıyorsunuz. Zaten tur sirketi ile gelmişseniz , tur şirketine ödüyorsunuz 30 euro luk ücreti sonra formu doldur hooop sharm dasın.
 
- İletişmek isterim ben derseniz de ki ben o işi abartımışdım. Telefonunuz yurtdışına açık olmak koşulu ile +90532... şeklinde arama yapabilirsiniz. Avea nın yurtdışına özel bir tarifesi vardı nöğran ın kullandığı benimkine nazaran çok daha ekonomik, bu pakedi kullanabilrsiniz.
Kızıldeniz / Sharm
 
Kızıldeniz/ Sharm

 


Sharm küçük güzel bir deniz şehri. Bizim Antalya misali bir yer. Kızıldenizi içinde barındıran bir şehir.İsrail - Mısır barış anlasmasından sonra 20 sene boş kalmış, hiçbir imara izin verilmemiş. 90 larda acılmıs sehir, gittiğinizde görüceksiniz sürekli insaat halinde. 2 en fazla 3 katlı beyaz renkli binalar dikiliyor devlet kontrolünde. Neyse efendim dünyanın dört bir yerinden insanlar dalmak için buraya geliyorlar.Tüplü müplü kallavi dalışlar gerçekleştiriyorlar. Çünkü Kızıldenizin berraklığı, muhteşem denizi haricinde burada dalmak için pek cok imkan da sunuluyor turistlere. Yok ben öyle dalamam tüp müp çok yakar derseniz de sıradan bir şnorkel ile bile sürüsüne balık görebileceğiniz bir güzelliğe sahip.Daldığınızda Sharm ın meşhur mercanlarını da görebilirsiniz ki mısırlılar tarafından cok iyi korunmakta.Öyle türk vari hareketlerle alıp cantaya atmaya kalkışmayın, hava alanında tespit edip ceza bilmemne yazıyorlarmıs - pek aklım almadı ama riske de atmadım kendimi ; alt tarafı bir ot  ya da mercan ne ki :S-
 
 Eski Sharm denen yer eski harabe bitik bir yer. Banka vs orada bulabilirsiniz ama başka da bir sey yok. Yeni Sharm denen Nam A Bay ı da içine alan mevkiden ise birazdan bahsediceğim ki Sharm ın gece hayatına da parmak basmış olucam. Sharm sehrinin büyük coğunlugunu müslümanlar oluşturmakta, hırıstiyanlar ise azınlıkta. Kadın nufusundan ise ciddi olarak süphe etmekteyim zira total gezimizde caddede orada burada gördüğüm kadın sayısı toplam 7 idi.Eger tur ile gideceksiniz bir cok alternatifiniz mevcut ben Bamtur ile gitmiştim.Genel Hatları ile de Memlun kalmış idim Eger Bamtur ile 3 yıldızlı herhangi bir oteli seçerseniz.gezi size bütün exstraları ve tur harici yeme içmenizle yaklasık olarak bin bes yüz tl ye mal olucaktır. Lakin  sunu mutlaka bilmenizi isterim ki bu maliyeti çok daha aza indirebilirsiniz.Şöyle ki programda bulunan turlara gurubunuzla katılmayıp bireysel olarak dışarıdan anlaşırsanız, pazarlıkla değil yarısına 4 de 1 ne bile getirebilirsiniz.Bunu da acı ile tecrübe eden bir bünye olarak söylüyorum. Her yerde turistik acentalar mevcut zaten ,ortalama bir ingilizceyle cok rahat ayarlayabilirsiniz.


 Sharm a gidip yapmadan dönersen yatacak yerin yok ;


 - Kop kopp ; Sharm da gecelere mi akmak istiyorsun, o zaman mutlaka Nam a Bay a gidiceksin. Mevkiin neresi olursa olsun taksiyle geçiceksin ; taksilerle sıkı bir pazarlık yaptıktan sonra, lafın gelişi değil gercekten sıkı bir pazarlıkla cok ucuza yaklasık 20 - 30 pound a nam a bay a gecebilirsiniz. Cadde çok kalabalık , çok renkli. Akşam 9- 10 dan sonra hareketleniyor. İnsanlar sıcak çekilir çekilmez atıyorlar kendilerini dışarı. Delicesine avrupalı turist var. Zaten gündüz in cin evcilik oynuyor. Cadde nin başları cok gürültülü animasyon yapan dükkanlar sırasıyla uzanıyor. Animasyonların coğunluğu da zenne lerin bizde ki semazenlerin giydiğine benzeyen renkli bir elbiseyle yaptıkları şov, böyle dönüyorlar dönüyorlar renk cümbüşü oluyor vs. Aşşağılara doğru daha sakin oturabileceğiniz , alkol alabileceğiniz, nargile içebileceğiniz club, cafe, bar ; yemek yiyebileceğiniz Mc Donalds, Burger Kıng , KFC  etc. (bu da bir yer ismi gibi oldu ) var. Sunu da söyleyeyim oturdunuz, iki sey içtiniz 80 pound tuttu kalkıp 100 pound vermeyin zira kurnaz tilki garsonlar bütün para üstlerine bahşiş muamelesi yapıyor. aman diyim. Nam a bay da ki gece haaytı gayet renkli, güp güzel kızlar ortalıkta cirit atmakta , insanlar clublara yığılmakta. Casino ya giriş ise hayli pahalı ,biliyorsunuz yasak normalde kumar Mısır da, turistlere hizmet veriyor yalnızca casinolar.Ahanda fotoğrafı

Nam A Bay

mısırlı otantik zenne dansı
                      

- e dalmamak olmaz ; Oraya kadar gitmişsin kaldır poponu yen korkunu da dal tabii. Hayır çok ekstrem bir ruh olmayan, hatta yüzmeyi bilmeyen bir bünye olarak ben bile daldım nöğran ile. Millet tee nerelerden geliyor.  Tur la gitmişsen sana maliyeti 70 euro ya mal oluyor ama bireysel halletsen 30 a bile bulabilirsin. Türkiye den kaç kat ucuz oldugunun da farkındasınızdır. Türkiye de amatör dalan tipler vardı , bin bir heves daldılar "Biz Marmariste iki balık görünce takla atıyorduk , burada secde etsen yeri" dedilerdi. Böyle renkli renkli balıklar görüyorsun, zaten yalnız da dalmıyorsun.Yanında profesyonel hocan oluyor, O seni bırakmıyor zaten. Yok ben dalmam dersen de illa cam tabanlı tekne turlarına katıl madem ; gözün iki balık görsün. Ama beni deniz tutar ona da gidemem dersen.Bişeycikler diyemem sana.


dalan insan

- Blue Hole diye bir yer var.efendim zamnında gök taşı düşmüş denize orda kocaman bir boşluk olusmus. Orda da dalmanız için size ekipman kiralayacak bir sürü dükkan var. Denizi çok  berrrak çok güzel.ama kıyı tarafları hep taşlık.Sakın cıplak ayak girmeyin. ayak parmak yararsınız ama açıldığınız da sizi süper bir deniz bekliyor.
taşlı çakıllı blue hole



-Sinai yarımadası mevkiimiz malum , Sharm da deniz kıyısı olan sehirimiz. Lakin bu şehrin çöl kısımları da var elbet. İşta Dahab yolunda çölümtrak bir yer var.Neden çölümtrak ? berrak bir kum , her yer kum değil de. böyle taşlı çakıllı kumlu engebeli bir arazi var. Tüm turistlere orayı kakalıyorlar.Filimlerde gördüğümüz çöl 2sa mesafedeymiş de bilmemne. İşte burada jeep içinde safari turlarına ya da atv lere binebiliyorsunuz. Jeep de sizi sallıyorlar filan action olsun diye. Ben son dakikalarda kusacaktım şöförün üstüne o ayrı..Sonra jeepler bedevi çadırı çakması bir yerde duruyor. Burada meshur naneli çay içiyorsunuz. "desert rose" denen Sting in şarkısına da konu olmus tuhaf bitkiyi satıyorlar. Böyle kurumuş gül , bir miktar su ile fanusun içine koyunca açılıyormuş bilmemne.Sharm da pek cok yerde satıyorlar bundan. Mercanlara gösterdiğim ilginin aynısını gösterdim bunlara da. İlgi göstermedim anlıyacagınız.

safari jeep bip


- Dahab yine Nam a bay gibi bir ilçesi Sharm ın. Oraya da gitsenizde olur gitmeseniz de. İzmir kordon vari bir havası var.Deniz kenarında cafeler barlar filan. Dalmanız için tur ve ekipman sağlıyacak acentalar bulunuyor.

- yok deve ; Mısır a kadar gidip deveye binmemek olmaz. Blue Hole giderken Abu Gullum diye bir mevkii de duruyor turlar.orda jeeplerden inip develere biniyorsunuz. Aman aman bir şeyi yok.Deve öyle sessiz sakin bir hayvanceğiz biniyorsun üstüne gidiyorsun bir iki km. ama ha düştüm ha düşecem derken bacaklarını kasmaktan indiğinde azcık canın yanıyor.ama binin be ; "çölde deve " 
diye espriler bile yapabilirsiniz.Ahanda develer

deve on the beach

21yy da deve


- Han Hamam Medrese ; St. Catherine Manastırı gezebileceğiniz yerlerden biri.İçeriye girerken beyaz her yerinizi kapatan bir elbise giyiyorsunuz da öyle gezebiliyorsunuz.Mustafa Camii , Mısır ile İsrail in barışını simgeleyen Selam Camii de gezebileceğiniz diğer yerler.
selam camii

Benden günah gitti ;

- Mısır a Nisan, Mayıs ayında gitmez , tenmuz da gidersen pişersin. 
-  Sürekli tur un ayarladığı programa uyar , kendine daha ucuza mal edebilecek bir etkinlik planı yapmazsan kazıklanırsın.
- Girdiğin Her Yerde, taksi de vs. de en az 7 dk pazarlık yapmadan bir sey alırsan, pişman olursun.
- Tur ile gitmişsen ve daha Kahire ye de geçeceksen, alışverişini Sharm dan yaparsan zararlı çıkarsın.
- Dalmadan Sharm ı terk etmiş olursan, yazık edersin.
- Nam A Bay da çılgın bir gece geçirmezsen , kötü yaparsın.
- Hesap öderken fazla fazla para verisen , üstünü göremezsin.
- Blue Hole de ki denize terliksiz, paletsiz girersen , canını yakarsın.
- Muhtemelen Türk oldugunu anlayacaklar ve sana "  yaaavaaş yavaaş Hasan Şaaaaş" diye espri yapacakalar bunu o kadar çok yapacaklar , o kadar çok yapacaklar ki sinirlerine hakim olamazsan, kafalarına kafaalrına vuracaksın - benim için de vurun be -
- İstanbul dan idmanlı sayın kadınlar ,bu uyarım da sizlere ; gözle veya lafla taciz hayli fazla. İstanbulda ki tacizcileri özletecek kadar. Dikkat etmezseniz , canınızı sıkarsınız.

p.s : Fotoğraflı desteğinden ötürü arkadaşım nöğran ın gözlerinden öperim

bitti.



30 Ağustos 2010 Pazartesi

keşf i Mardin




Dostum sayyum ile GAP turuna çıkmamız tamamen düşeşe gelmiş bir olaydır. Dünden gezeyim göreyim meraklısı olan ben bir süredir msn de arkadasımın basının etini yemekteydim. O da benim tacizlerime daha fazla dayanamayarak ayrıca doğu egzotizmine gönül vermiş bir bünye olarak GAP turuna razı geldi. Mayıs ayı için sözleşip, hayatlarımıza devam ettik. Sonra günler haftalar geçti.Nisan ayında bizim ki "ben nişanlanıyorum , ben evleniyorum , düğünüme bekliyorum" dedi. ayrıntıları anlatırken de 19 mayıs da kız istemeye gitceklerini belirtti. Hali hazır da "o da benden önce evlenirse, bileklerimi keserim" dediğim arkadaşlarımdan biri evlenmek üzere olduğu için öfke duyan ben , 19 mayıs menşeli planlarımızın da suya düşmesinden ötürü hayli üzülmüş , büzülmüş, kabuğuma çekilmiştim. Derken Mayıs ayında "biz ayrıldık , iptal düğün dernek" dedi. "hımm :S o zaman gidiyor muyuz GAP turuna ?" dedim. Akabinde olaya tepkimden kelli, benim kalbimin olmadığı konulu atışmadan sonra, sayyumum "Hadi!" dedi ve başladık.


Gezimizin Mardin ayağına Diyarbakır ın ilçe terminalinden bindiğimiz pis ve küçük minibüsler ile geçtik. Yaklaşık bir buçuk saat süren yolculuktan sonra minibüs bizi sehrin girişinde bir yerde bıraktı. Ordan da şehir otobüsleriyle merkeze geçtik. Gözlerimi dört açıp çevreyi inceleyen ben otobüsteki teyzelerin dikkatini çekmiş olucam ki rehber edasıyla. "Bak kızım bura ... şura da .. "şeklinde nacizane anlatmaya başladılar sağolsunlar. Hikayenin bu yerinde sunu da belirtmek isterim ki bazılarının rast geldiği ya da iddia ettiği gibi değildi.Mardin halkı çok yardımsever , sıcakkanlı , hoş sohbet insanlar idi..

Mardin e gidip yapmadan dönersen yatacak yerin yok ;


- Mardin de az sayıda süryani yaşamakta.Çoğusu göçüp gitmiş, kalanlar da kendilerini turistik amaçlı işlere vermişler. Evleri zaten Meryem Ana kilisesi nin olduğu bölgede toplanmış. O tarafa gittiğinizde yanınıza üçer beşer çocuk takılıyor. Size küçük bedeller karşılığında küçük çaplı rehberlik yapıyorlar. Üç beş çocuga gerek yok, bir tanesini alıp o tarafa çıkmanızı nasihat ederim. Sizi götürecekleri eski bir süryani evi.Evin içinde şarap yapan bir ablaya (lar) konuk oluyorsunuz, size plastik bardaklarda şarap ikram ediyor. Kadının çilekeş hali , evini, mabedini insanlara açmış olma hali bile , biz duygusal türklere o şarabı aldırabilir nitelikte. Lakin şarabı da seversiniz, hafif sekerli dilde güzel tat bırakan bir içki. Kendileri yapıyor konusuna gelince , bizim sayyum, kurnaz Adanalı pek inanmadı. doğrudur. Ahanda dafotoğrafları.

şarap yapan/satan süryani abla

eski süryani evi
 
- Tarihi kilise , medrese gezmeyi sever misiniz bilmem. Acıkcası ben de çok sevmem ama gezmedim mi de vicdan azabı duyarım " buraya kadar geldin , ayı mısın kaldır poponu diye" Merkez de bulunan Meryem Ana Kilisesi ile Mor Behnam Kilisesi ne gittik.Ulu Cami yüksek bir noktaya cıktıgınızda zaten gözünüze çarpacaktır. Mutlaka gitmenizi önerdiğim bir yer ise Sabancı Müzesi dir. Mardin Merkez de bulunan müzeye giriş ücretsiz. Mardin ile ilgili yöresel bir kronoloji sunan ilginizi çekebilecek bir sürü eserin yanı sıra, müzenin diğer bir bölümünde tabloların sergilendiği bir bölüm daha var.o da görülmelidir. Bi de yine Mardin Merkez de dışarıdan çok güzel görünen Mardin Müzesi vardır ki giriş ücretlidir ve içinde aman aman bir sey yoktur. tırt dır bildiğiniz
Sabancı Müzesi nden

Mardin Müzesi


- Mardin in en bilinen ilçesi Midyat a gitmeden  Mardin den dönülmez di elbette. Biz de yine küçük minibüslerle yaklasık bir saat süren- sürmeyen bir yolculuk ile Midyat a geçtik. Burda da yine peşimize takılan çocuklar vardı. Bir yerden sonra gercekten can sıkıcı olabiliyorlar. Para istemenin baska bir yolu haline gelmiş zorunlu rehberlik hizmeti. Midyat da "Sıla" dizisinin cekildiği bir konak var.Bilen bilir. Ben ve Sayyum cahilliğimizden su tarz dialoglar ile epey dalga geçsek de " Sıla ile Baran bu duvar dibinde kavga etmişlerdiiii " bileni için daha enterasan bir konak ziyareti olduğu muhakkaktı. Yanılmıyorsam giriş bir tl filandı konağa.Üst kısımlara çıktığınız da gördüğünüz midyat manzarası ise size neden bütün filimlerin , dizilerin Mardin de çekildiğini ispat eder nitelikte. İşin özü Midyat a uğramayanın kafasına kafasına vururum !
 
Midyat Manzaralı

- "Amma anlattın, benim karnım acıktı ne yiyecem ben" derseniz de annemin bana böyle zamanlarda söylediği gibi size "Zıkkım Çorbası" demiyeceğim elbette. Öneririm ki kuzu dolması yiyin. Bi de her midyeci Mardin li oldugundan sanmayın ki midye bulunur.Yok öle bişi.Mardin in midyecisi meşhur ama midyesi değil.
- "Buralara kadar geldik eli boş dünmeyek, hediyelik eşya alak" da derseniz. Hem Mardin de hem de Midyat ta Telkari sanatı ile yapılmıs envai çeşit gümüş satan dükkanlar görüceksiniz.Ben pek sevmem öyle incik cıncık ama meraklısı alıyordu valla kapış kapış.Onun dışında , sürmeleri şallar da satılıyor. Dilediğiniz modeli alabilirsiniz.

 Benden Günah Gitti ;

 Mardin e mayıs ayında gitmez  hazirana kalırsan pişersin.
 Yöresel yemek yiyeceğim diye her bulduğun dükkana girersen kusarsın.
 Akşam 7 den sonra her yere otobüs var sanırsan otogarda yatarsın.

Bitti.

29 Ağustos 2010 Pazar

Leyleğin ömrü iki "lak lak"

Bir gün okuldan eve geldim. Mutfakta yemek yapan annemin yanına bin bir heves ve heyecan ile gidip "Anne japonca öğrenmeye karar verdim ! " dedim. İki gün önce yine benzer  bir sahne daha yaşamıstık. Mutfakta televizyon seyreden anneme calgonit reklamı sırasında "Anne ney üfleyeceğim biliyor musun ? " demiştim. Bunun dışında annemi babamsız kıstırdıgım her kuytu köşede "Anne fotograf çekmeyi öğrenicem ! " "Anne bir arkadaşımla dans dersleri alıcaz"  diye uzayıp giden tacizlerim de olmuştu. İşte böyle bir geçmişe sahip olduğum annem, kafasını yoğurduğu hamurdan kaldırmadan " Her kuşu s..ktin de bir leylek mi kaldı? " dedi. İşte o an kameranın benim suratıma yaklaştığı ; benim suratımın "evet lan" şeklini aldığı , bütün ergen heyecanlarımın noktalandığı an idi. Annem haklıydı, onca şeyin arasında  bi de leyleğe musallat olmuştum. İşte şimdi de "Anne ben blog tutmaya karar verdim !" desem ; "blog ne? " diye sorup soruşturduktan sonra bana aynı cümleyi savuracağından şüphem yok ama bu sefer kararlıyım anne. Leylek !  hiç şansın yok kuşum  :)

p.s : Japonca öğretmenimin bana asılmasıyla ,japonca derslerim son bulmuş , arkadaşımla küsmemizden ötürü dans dersleri yalan olmuş. milyonlarca para verilen - o zaman paraya milyon derdik- fotograf makinası en son çamaşırlıkta bulunmuş, yakın bir arkadasımın bana doğum günümde hediye ettiği canım ney im şimdi odama dekor olmuş. kısacası ben bu leylek işinde pek de iyi değilim dostlar. blog yazmamın akıbeti de bu örneklere benzer ise ; zaten leyleğin ömrü iki lak lak der geçerim.geçer de giderim.